Helal Yaşam Rehberi

Radyo GİMDES

MÜSLÜMAN GÖREVİ OLARAK ÜRETİM, DENETLEME VE KONTROL

helal gıdaSibel Bulut / Helal Sağlık Atölyesi Gönüllüsü

Tüketmenin üretmeyi fazlasıyla aştığı bir dünyada, Müslümanlar olarak dikkat etmemiz gereken konular da aynı oranda arttı. Evet, birçok yeni ürün, hayatımızı kolaylaştıran maddeler vs. işimizin çok olduğu(!) şu modern zamanlarda bize iyi geldi; ancak Müslümanlar olarak sorgu mekanizmalarımızı böylesine kaybetmememiz umulurdu bizden. Zira şu dünya hayatında eleştiri ve sorgulama kültürünü en sağlıklı yürütmesi gerekenler, Müslümanlardı.

“Sınırsız insan ihtiyaçlarına, sınırlı ve kıt kaynaklarla çözüm üretme” şeklinde bize dayatılmaya çalışan iktisat tanımı, bize hiç ama hiç uygun değildi. Çünkü insanın ihtiyaçları aslında sınırlı idi ve Rezzak olan Allah da rızkı verendi. Asıl sınırsız olan, insanın bitmek bilmeyen istekleri, dünyadaki başka insanları düşünmeyen arzuları idi ve tabi ki bu istek ve arzulara, sınırsız oldukları için, çözüm üretilemezdi.

Halbuki bizim dinimizin bizden istediği, tam tersiydi. Yani isteklerini ve arzularını mümkün olduğunca dengede tutmak, “canının her istediğini” yapmamak, bizden beklenen davranışlardı. Zaten “Hevasını ilah edineni gördün mü?(Furkan Suresi, 25/43)” ayeti yardımıyla öğrendik ki, aslında bizim kontrolsüz istek ve arzularımız, bizi kul ve köle haline getirip, insanlıktan çıkarabilecek duygulardı.

İnsanca ve Müslümanca yaşam adına bizlere sorgu, denetleme, kontrol ve eleştiri mekanizmalarımızı tekrar hatırlatan bir kurum olarak 2009 yılında GİMDES  sertifikalandırma hizmetine başladı. Gıda ve ihtiyaç maddeleri için oluşturulan bu denetleme kurumu, Müslümanların en temel meselesini ve çözüm yollarını gündeme getirerek, ümmet için çok güzel bir hayır başlattı. Hatta denilebilir ki genelde ümmetin, özelde ise Türkiye Müslümanlarının hepsinin tek tek sorumlu olduğu bu meseleyi üstlenerek, iyi bir çığır açtı.

GİMDES’in ilk kurulduğu zamanlardan şimdiye kadar elbette ki gıda hassasiyeti insanların nazarında arttı ve hala daha artmaya devam ediyor. Ama tabi ki Müslümanların meseleleri sadece gıdadan ibaret değil. İlaçların da neredeyse bir gıda maddesi gibi çok sık tüketildiği şu zamanlarda, “ilaçların helalliği” çok önemli bir sorun olarak karşımızda duruyor.

İlaçların sorun olmasının birçok açıdan değerlendirmesi yapılabilir. Ancak biz öncelikli olarak onların helallik açısından durumunu gündeme getirmek istiyoruz.

Müslümanlar olarak bizler için tükettiklerimizin kaynağı çok önemlidir. Zira, sınırlı sayıda yaklaşmamamız gereken gıda ya da ilaçlarda kullanılan malzemeler hakkında titiz davranmaya çalışırız. İşte ilaçlardaki problem de tam bu noktada ortaya çıkıyor. İlaç firmaları üretim yaparken kullanmış oldukları kaynakları tüketiciye bildirme zorunluluğunda olmadıkları için ancak bazı gönüllü tüketicilerin ekstra çabaları ile ilaçlardaki menfi maddeleri öğrenebiliyoruz. Hayvansal kaynaklı olan birçok madde (jelatin, heparin, sistein vs.) denetim ve kontrole tabi tutulmadan, haram kaynaklardan üretilebiliyor.

Söz konusu gıda olduğunda denetlemenin gerekliliğine inanılırken, sıra ilaca geldiğinde “zaruret” kavramı ile durum açıklanmaya çalışılıyor. Ancak, alternatif yollarla üretilebilecek bir ilacın, sırf ucuza mal etme adına, haram yollarla üretilmesine müsaade edenlerin “zaruret” kavramından bahsetmesini, abesle iştigal olarak değerlendiriyoruz. Evet, hali hazırda içine haram bulaşmamış muadil ilaç yoksa ve hayati bir durum varsa, insanı zor durumda bırakmayan dinimiz İslam, bu yolu bize açmıştır. Fakat sırf bizim Müslümanlar olarak tembelliğimizden, ihtiyaçlarımıza göre üretim yapacak firmalarımızın ve uygun maddeyi tespit edecek bilim insanlarımızın eksikliğinden dolayı bu sıkıntıları yaşıyorsak ki maalesef öyle, artık sorumluluğumuzu tekrar hatırlayıp bu konuları gündemimize almak, üzerinde kafa yormak ve diğer Müslüman kardeşlerimizin de gündemi haline getirmek zorundayız.

Müslümanlar olarak tedbirle yaklaşmak, denetlemek, sorgulamak bize ait özelliklerdir. Bunları terk ederek, istemediğimiz şeyleri doğal olarak hayatımıza dahil etmiş oluruz.Umuyoruz ki dinimizin gerektirdiği hassasiyetlerimizi koruma adına yapacaklarımız bizi, sadece tüketen bir yığın olmaktan çıkarıp; üreten, geliştiren bir medeniyete kavuşturacaktır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.