İffetli Nesillerin Yetişmesinde Helal Gıdanın Rolü
İnsan hayatının devamı için temel gereksinimlerden biri de gıda ihtiyacıdır. Hayat nizamını helal merkezli oluşturmakla yükümlü olan Müslümanların bu ihtiyaçlarını giderirken de helal ve haram sınırına riayet etmeleri gerekmektedir. Zira Allah Teâlâ yerleri, gökleri ve onlardaki sayısız nimetleri yaratmış ve insanlığın hizmetine sunmuştur. Bütün bu nimetlerden istifade etme hususundaki esas hüküm ise hakkında haram olduğunu bildiren sahih bir nass bulunmadıkça mubah oluştur.
‘‘Yerde olanların hepsini sizin için yaratan O’dur[1].’’
‘‘Göklerde olanları yerde olanları hepsini sizin buyruğunuz altına vermiştir[2].’’
‘‘Allah’ın göklerde olanları da yerde olanları da buyruğunuz altına verdiğini, nimetlerini açık ve gizli olarak size ihsan ettiğini görmez misiniz[3]?’’ mealindeki ayet-i kerimeler, yerde ve göklerdeki bütün nimetlerin insanların istifade etmeleri için âmâde kılındığını açıkça anlatmaktadır.
Fakat Allah Teâlâ bir kısım şeyleri yasaklamış ve bu umumî istifademizi bazı hükümlerle sınırlandırarak bu yetkinin yalnızca kendine ait olduğunu bildirmiştir. Hz. Peygamber (s.a.v.)’ in bu mevzudaki ifadeleri ise Allah Teâlâ’nın iradesini ve hükmünü kullarına bildirmek ve açıklamaktan ibarettir. Zikredildiği gibi helalleri ve haramları belirlemede hiç kimsenin yetkisi söz konusu değildir. Şahsî yorumları neticesinde böyle büyük bir yanlışlığa düşebilecek kimseleri Allah Teâlâ ikaz etmiş ‘‘şu haram, bu helâl’’ denmesi yasaklanarak böyle bir davranış ‘‘Allah’a karşı yalan uydurmak’’ olarak nitelendirilmiştir[4].’’
Vücudun gıda ihtiyacının hayatın gayesi değil, gaye olan hakiki kulluğu ifa etmede vasıta olduğu aşikârdır. O sebeple kişi yeme içme mevzuunda dinin haram olarak çizdiği sınırlara riayet etmeli bu konuda hassasiyeti elden bırakmamalıdır. Yenilen şeylerin ve alınan gıdaların, insanın maddi teşekkülünde olduğu gibi, manevi terakkisinde de çok büyük tesiri vardır. Bu açıdan Allah Teâlâ’nın haram kıldığı şeylerin pek çok zararı olduğu ve onların yasaklanmasının sayısız hikmetlerinin bulunduğu da bilinmektedir. Hz. Peygamber (s.a.v.);
‘‘Bir kimse Allah’a itaat yolunda uzun sefere çıkar, saçları dağılmış toza-toprağa bulanmış bir halde ellerini semaya kaldırıp: ‘‘Ya Rabbi! Ya Rabbi!’’ diye dua eder. Hâlbuki yediği haram, içtiği haram, giydiği haram, (kısacası) kendisi haramla beslenmiş olursa böylesinin duası nasıl kabul edilir[5]?’’ buyurarak haramla gıdalanmanın duaların da kabulüne engel olabileceğini belirtmiştir.
Haramlardan kaçınmaya itina göstermek gerektiği gibi, şüpheli şeylerden de kaçınmak gerekir. Özellikle insanların tükettikleri gıda maddelerinin üretim süreciyle alakalı fazla bir dâhillerinin söz konusu olmadığı günümüzde menşei bakımından içine haram olan maddenin karıştığı düşünülen gıdalarda hassasiyet ayrı bir boyut kazanmaktadır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.)
‘‘Helâl apaçık belli, haram da apaçık bellidir. Bunların arasında, halktan birçoğunun, helâl mi, haram mı olduğunu bilmediği şüpheli şeyler vardır. Dinini ve namusunu korumak için bunları yapmayan selâmettedir. Bunlardan bazısını yapan kimse ise haram işlemeye çok yaklaşmış olur; nitekim korunun etrafında (hayvanlarını) otlatan kimse de koruya dalma tehlikesi ile burun buruna gelmiş olur. Dikkat ederseniz her hükümdarın bir korusu vardır; Allah’ın korusu da haram kıldığı şeylerdir[1].’’ buyurarak harama düşmeme hususunda azamî hassasiyet göstermek gerektiğini ifade etmiştir.
Yine Hz. Peygamber (s.a.v.) haram gıdayla beslenen bir insanın vücudundaki haramın ancak cehennemle temizleneceğini belirterek ümmetini bu noktada uyarmıştır.
İslam büyükleri, yedikleri ve içtikleri şeylerin helal ve temiz olması hususuna ehemmiyet vermişlerdir. Hz. Ebu Bekir, bir gün kölesinin getirdiği sütten içmiş ve kölesine, “Bunu nereden aldın?” diye sormuştur. Köle “Kehanette bulundum, karşılık olarak bunu aldım.” deyince Hz. Ebu Bekir, içtiği sütü midesinden çıkarmaya çalışmış: “Allah’ım! Midemde kalıp damarlarıma karışan kısmından sana sığınırım[2].” diyerek bu hususta bizlere misal olmuştur.
İbrahim bin Ethem Hazretleri de: “Kemale erenlerin, ancak midelerine girenlere dikkat etmekle kemale erdiklerini söyleyerek yediğimiz gıdalar da hassas davranmamız gerektiğini belirtmiştir. Zira haram ve şüpheli gıdalar; manevi duyguları zedeler, kalbi karartır, gaflet ve kasvet verir. Neticesinde de nefsani arzuları tahrik eder. Bu hikmete binaen ayet-i kerimede şöyle buyrulmuştur: “…Size verdiğimiz rızıkların temizlerinden yiyin…[3]” Helâl olan temiz gıdanın vücutta nasıl bir tesir icra ettiğini, Mevlana Hazretleri şu sözlerle dile getirmiştir: “Helâl kazançtan elde edilen lokma, nuru ve ruhaniyeti artıran lokmadır.” Helâl lokma, kalbi nadanlıktan korur. Bu yüzden mümin, temiz ve helâl kazancını, hiçbir zaman haram ve şüphelinin murdarlığıyla kirletmemelidir.
Temiz, iffetli nesiller yetiştirebilmek için de Allah Teâlâ’nın çizdiği helal ve haram sınırına dikkat etmek gerekmektedir. Bir bebeğin, anne karnındaki teşekkülünün ilk döneminden başlanarak helal ve meşru rızıkla beslenmesi son derece önemlidir. Nasıl ki bebek bekleyen bir anne doktorların onaylamadığı bir ilaçtan bebeğin maddî yapısına tesir edebileceği ve bir takım sakatlıklara yol açabileceği düşüncesiyle uzak durmaktadır, işte bunun gibi haram gıdanın insanlar üzerinde olumsuz tesir oluşturduğu ve haramla beslenen anne-babadan dünyaya gelecek çocuğun da -istisnalar hariç- manevî yapısının bozuk olabileceği dikkate alınarak haram gıdalardan uzak durulmalıdır. Zira İmam Gazali gibi âlimler haram gıdaların kişinin manevi yapısında olumsuzluklara sebep olduğunu belirtmiş ve haram yiyip içen bir kadının sütüyle beslenen çocuğun, ileride çirkin işlere meyledeceğini ve çocuğu, ancak haram yemeyen sâliha bir kadının emzirmesi gerektiğini söylemiştir.
Öyleyse, çocuğunun biyolojik açıdan sağlıklı doğması için gereken her şarta riayet eden ebeveynin, onun manevî yönden sıhhatli olması için de aynı hassasiyeti göstermesi gerekmektedir.
Sonuç olarak her mümin, manevi duygularının zedelenmemesi, iffetli nesillerin yetişebilmesi için yediklerinin helal ve temiz olmasına itina göstermelidir. Zira helal ve temiz gıda almak, haram ve şüpheli şeylerden kaçınmak bütün Müminler için en mühim vecibelerden biridir.
[1] Bakara 2/29.
2 Casiye 45/13.
3 Lokman 31/20.
4 Nahl 16/116.
5 Müslim, Zekât 65;Tirmizi Tefsiru’l- Kur’an 3; Ahmed b. Hanbel, Müsned 2/328
6 Buhârî, el-Büyû,2; Tirmizî, el-Büyû, 1.
7 Gazali, İhya c.2 s.115.
8 A’râf, 6/160.
Bir yanıt yazın