MÜSLÜMANLAR ! HAZIR GIDALARIMIZA DİKKAT EDİYOR MUYUZ?
“Öyle devir gelecek ki, insanoğlu, aldığı şeyin Helalden mi, haramdan mı olduğuna hiç aldırmayacak. Böylelerinin hiçbir duası kabul edilmez.” (Buhari, Büyü’ 7, 23; Nesai, Büyü’ 2)
Ülkemizde,”Yediklerimiz, İçtiklerimiz Helâl mi,Haram mı?” Sorularına cevap arayan kitabımızın ilk baskısının yapıldığı 1986 yılından bugüne dek tam 32 yıl geçti. Ancak,maalesef bir Müslüman için yediklerimiz içtiklerimiz üzerindeki HELÂL Mİ? HARAM MI? Tehlikesi ve karmaşası henüz tam giderilmiş gözükmemektedir.
Bu olumsuzluğun üç ana faktörü söz konusudur. Birincisi DEVLETTİR. Devlet, bütün vatandaşlarının maddi ve manevi güvencesinden sorumlu olması gerekirken, Müslümanlara sunulan gıda ve ihtiyaç maddelerinde batıdan devşirdiği kodekslerini değiştirmediği ve dinî güvence şartını ciddi olarak aramadığı gibi, bu maksatla ciddi bir kontrol da yapmamaktadır. İkincisi, ÜRETİCİ, İTHALATCI ve SATICILARdır. Bu kitlenin çoğunluğu, maalesef, islamî gayretini kaybetmiş, ya da islamî kimliğe sahip olmayan kişilerden oluşmakta. İslamî gayreti olanlarda ise ekseriya bilgisizlik ve dikkatsizlik söz konusu olmaktadır. Üçüncü faktör ise MÜSLÜMAN TÜKETİCİLERdir. Kanaatimce en önemli faktör de bu kitledir.
Maalesef, çoğumuz duyarsız, bilinçsiz ve bilgisiz bir görüntü ortaya koyuyoruz. Acaba kaç tanemiz, marketlerde alışveriş yaparken, paketlerin üzerindeki içindekiler kısmını okuyoruz? Kaç tanemiz okuduğunu anlayabiliyor? Kaç tanemiz gıda, ilaç, kozmotik ve diğer ihtiyaç maddelerinde kullanılan katkı maddeleri hakkında bilgi sahibi? E rumuzunun ne olduğunu, yanındaki rakkamların ne anlama geldiğini acaba kaç kişimiz bilmektedir? Halbuki, Müslümanlar olarak günde toplam olarak tonlarca gıda ve ihtiyaç maddesi tüketiyoruz.
Müslümanlar olarak içinde bulunduğumuz acı tabloyu birkaç örnekle izah etmek istiyorum.
Pek çok gıda, ilaç ve kozmetik ürünlerde kullanılan JELATİN’i tanıyalım. Kimyasal adı Kollagen olan, tatsız, kokusuz hayvani bir proteindir. Hayvanın kemik ve derileri birtakım işlemlere tabi tutularak bünyesindeki jelatin %80-90 saflıkta elde edilir. Toz, çubuk veya levha halinde piyasaya sürülür. Su içerisinde ısıtılınca akıcılığı artar, soğutulunca kıvamı artar jel görüntüsünde olur. Bu özelliği sebebi ile sanayide kıvam artırıcı olarak kullanılır.
Gıda sanayiinde, şekerlemelerde, çikolatalı ürünlerde, toffe, marşmelow, dondurma, meyva suyu, yoğurt, peynir, tereyağı, ayran, tatlı, pasta, reçel, marmelat, helva, tahin, pekmez, fındık-fıstık ezmesi, yumuşak şeker, jelibon, et ürünleri gibi gıda maddelerinde kullanılmaktadır. Ayrıca ilaç kapsüllerinde, tablet film tabakasında, şurup ve kremlerde saç, cilt ve güzellik ürünlerinde de geniş bir kullanım alanına sahiptir.
Jelatin maalesef çoğunluk Avrupa, Çin, Hindistan, Pakistan, Güney Amerika ülkelerinden ithal ediliyor. Gıda ve Gıda Katkı maddeleri fuarlarında bu maddeyi ithal eden veya kullanan firmaların pek çoğunu yakından inceledim, görüşmeler yaptım. Maalesef, çoğunun, ithal ettikleri ya da kullandıkları bu maddenin bir Müslüman için öneminin farkında ve şuurunda olmadığını müşahede ettim. Halbuki, jelatini ithal ettikleri ülkelerde, bu ürünün üretiminde domuzdan köpeğe, kediden at eşeğe kadar çeşitli hayvanların kemik ve derileri kullanılmaktadır. Eti Helal hayvanların deri ve kemikleri kullanılsa bile, kesim şartları sebebi ile yine de Müslümanın kullanması Helal olmaz.
Yılda 6 bin ton’a yaklaşık 24 milyon doların ödendiği jelatinden başka, pek çok gıda üretiminde kullanılan Mono ve Digliseridler, Gliserin, L-Sistein, peynir üretiminde kullanılan Pepsin, Lipaz, Rennin, Mikrobiyel Mayalar, Enzimler, Alkolde Eritilmiş Gıda ve İlaç Aromaları da düşündüğümüz zaman nasıl bir kaosla karşı karşıya kaldığımız anlaşılmış olacaktır.
Ülkemizde, Müslümanların verdiği vergilerle faaliyetini sürdüren DEVLET de, geçimini Müslüman tüketicilerden sağlayan ÜRETİCİ, İTHALATÇI ve SATICI FİRMALAR da mutlaka bu kaosu önlemelidirler. BÜTÜN GIDA VE KATKI MADDELERİ MÜSLÜMAN İNANCINA GÖRE MUTLAKA GÜVENCE ALTINA ALINMALIDIR.
Müslüman tüketicilere gelince, hem bilgilenmeli, hem şuurlanmalı ve hem de hakkını arayacak dirayete ulaşmalıdır. 2005 yılından beri GİMDES işte bu konuda can siperane çalışarak ümmete yardımcı olmaktadır.
Ülkemizde,”Yediklerimiz, İçtiklerimiz Helâl mi,Haram mı?” Sorularına cevap arayan kitabımızın ilk baskısının yapıldığı 1986 yılından bugüne dek tam 32 yıl geçti. Ancak,maalesef bir Müslüman için yediklerimiz içtiklerimiz üzerindeki HELÂL Mİ? HARAM MI? Tehlikesi ve karmaşası henüz tam giderilmiş gözükmemektedir.
Bu olumsuzluğun üç ana faktörü söz konusudur. Birincisi DEVLETTİR. Devlet, bütün vatandaşlarının maddi ve manevi güvencesinden sorumlu olması gerekirken, Müslümanlara sunulan gıda ve ihtiyaç maddelerinde batıdan devşirdiği kodekslerini değiştirmediği ve dinî güvence şartını ciddi olarak aramadığı gibi, bu maksatla ciddi bir kontrol da yapmamaktadır. İkincisi, ÜRETİCİ, İTHALATCI ve SATICILARdır. Bu kitlenin çoğunluğu, maalesef, islamî gayretini kaybetmiş, ya da islamî kimliğe sahip olmayan kişilerden oluşmakta. İslamî gayreti olanlarda ise ekseriya bilgisizlik ve dikkatsizlik söz konusu olmaktadır. Üçüncü faktör ise MÜSLÜMAN TÜKETİCİLERdir. Kanaatimce en önemli faktör de bu kitledir.
Maalesef, çoğumuz duyarsız, bilinçsiz ve bilgisiz bir görüntü ortaya koyuyoruz. Acaba kaç tanemiz, marketlerde alışveriş yaparken, paketlerin üzerindeki içindekiler kısmını okuyoruz? Kaç tanemiz okuduğunu anlayabiliyor? Kaç tanemiz gıda, ilaç, kozmotik ve diğer ihtiyaç maddelerinde kullanılan katkı maddeleri hakkında bilgi sahibi? E rumuzunun ne olduğunu, yanındaki rakkamların ne anlama geldiğini acaba kaç kişimiz bilmektedir? Halbuki, Müslümanlar olarak günde toplam olarak tonlarca gıda ve ihtiyaç maddesi tüketiyoruz.
Müslümanlar olarak içinde bulunduğumuz acı tabloyu birkaç örnekle izah etmek istiyorum.
Pek çok gıda, ilaç ve kozmetik ürünlerde kullanılan JELATİN’i tanıyalım. Kimyasal adı Kollagen olan, tatsız, kokusuz hayvani bir proteindir. Hayvanın kemik ve derileri birtakım işlemlere tabi tutularak bünyesindeki jelatin %80-90 saflıkta elde edilir. Toz, çubuk veya levha halinde piyasaya sürülür. Su içerisinde ısıtılınca akıcılığı artar, soğutulunca kıvamı artar jel görüntüsünde olur. Bu özelliği sebebi ile sanayide kıvam artırıcı olarak kullanılır.
Gıda sanayiinde, şekerlemelerde, çikolatalı ürünlerde, toffe, marşmelow, dondurma, meyva suyu, yoğurt, peynir, tereyağı, ayran, tatlı, pasta, reçel, marmelat, helva, tahin, pekmez, fındık-fıstık ezmesi, yumuşak şeker, jelibon, et ürünleri gibi gıda maddelerinde kullanılmaktadır. Ayrıca ilaç kapsüllerinde, tablet film tabakasında, şurup ve kremlerde saç, cilt ve güzellik ürünlerinde de geniş bir kullanım alanına sahiptir.
Jelatin maalesef çoğunluk Avrupa, Çin, Hindistan, Pakistan, Güney Amerika ülkelerinden ithal ediliyor. Gıda ve Gıda Katkı maddeleri fuarlarında bu maddeyi ithal eden veya kullanan firmaların pek çoğunu yakından inceledim, görüşmeler yaptım. Maalesef, çoğunun, ithal ettikleri ya da kullandıkları bu maddenin bir Müslüman için öneminin farkında ve şuurunda olmadığını müşahede ettim. Halbuki, jelatini ithal ettikleri ülkelerde, bu ürünün üretiminde domuzdan köpeğe, kediden at eşeğe kadar çeşitli hayvanların kemik ve derileri kullanılmaktadır. Eti Helal hayvanların deri ve kemikleri kullanılsa bile, kesim şartları sebebi ile yine de Müslümanın kullanması Helal olmaz.
Yılda 6 bin ton’a yaklaşık 24 milyon doların ödendiği jelatinden başka, pek çok gıda üretiminde kullanılan Mono ve Digliseridler, Gliserin, L-Sistein, peynir üretiminde kullanılan Pepsin, Lipaz, Rennin, Mikrobiyel Mayalar, Enzimler, Alkolde Eritilmiş Gıda ve İlaç Aromaları da düşündüğümüz zaman nasıl bir kaosla karşı karşıya kaldığımız anlaşılmış olacaktır.
Ülkemizde, Müslümanların verdiği vergilerle faaliyetini sürdüren DEVLET de, geçimini Müslüman tüketicilerden sağlayan ÜRETİCİ, İTHALATÇI ve SATICI FİRMALAR da mutlaka bu kaosu önlemelidirler. BÜTÜN GIDA VE KATKI MADDELERİ MÜSLÜMAN İNANCINA GÖRE MUTLAKA GÜVENCE ALTINA ALINMALIDIR.
Müslüman tüketicilere gelince, hem bilgilenmeli, hem şuurlanmalı ve hem de hakkını arayacak dirayete ulaşmalıdır. 2005 yılından beri GİMDES işte bu konuda can siperane çalışarak ümmete yardımcı olmaktadır.
Bir yanıt yazın